Uzun süredir sosyal medyadaki motosiklet gruplarını takip ediyorum. Bu gruplarda motora yeni başlayacak arkadaşların sordukları birçok soruyu ve bu sorulara bilinçsizce verilen, yanlış yönlendiren cevapları görünce motora yeni başlayacak arkadaşlar için bir yazı dizisi hazırlama karar verdim. Bu yazıda başlangıç motoru, motosiklet ekipmanları, motosiklet eğitimi ve temel sürüş teknikleri konularında bildiklerimi size aktarmaya çalışacağım.
Başlangıç Motoru
2005 yılının yazında, yaz tatilimi geçirmek için çantamı sırtıma attım ve Barcelona’ya uçtum. Birkaç gün boyunca güneye doğru indikten sonra bir feribota binip Cebelitarık Boğazı’nı aştım ve Fas’a ayak bastım. Bir gece yolculuğunun ardından Marakeş’e vardım. Tüm gün Marakeş sokaklarında dolaştıktan sonra Marakeş’in meşhur Jemaa el-Fnaa Meydanı’nda nane çayı için gelip geçeni izlemeye başladım. Tam bir organize kaos olan meydanı izlerken meydandaki kaosu yaratan en önemli etkenin hemen hemen herkesin altında olan büyüklü küçüklü motosikletler olduğu fark ettim. İşte o an bir aydınlanma yaşadım ve motosiklete başlamaya karar verdim.
Motora başlamaya işte burada, Jemaa el-Fnaa Meydanı’nda karar verdim.
İstanbul’a döndükten sonra bu fikrimi bu blogda adını sıklıkla duyduğunuz Kutlu’yla paylaştım. Onun da kafasında benzer bir fikir vardı. Hemen bir sürücü kursu bulup ehliyetlerimizi aldık. Sonrasında ikimiz de aynı motorla başlangıç yaptık: Suzuki GS500
Tamam, bu benim GS500 değil. İnternetten buldum bu fotoğrafı. Nedense benimkinin fotoğrafları yok olmuş:(
Tamam, bu benim GS500 değil. İnternetten buldum bu fotoğrafı. Nedense benimkinin fotoğrafları yok olmuş:(
O yıllarda ülkemizdeki motosiklet kültürü yerlerde geziyordu. Bu yüzden bizim de bilinçli olmak için yeteri kadar kaynağımız yoktu. Bu yüzden başlangıç olarak biraz büyük bir motorla başladık. Biz bu tercihin sıkıntısını çok çekmedik. Ancak daha uygun bir makine ile motosiklete başlasaydık, her şey çok daha iyi olabilirdi.
Motosiklet Türleri
En iyi başlangıç motorunun hangisi olduğundan bahsetmeden önce gelin kısaca motosiklet türlerini tanıyalım.
Son yıllarda motosiklet türleri önceki yıllara oranla çok daha geçişken olsa da hâlâ yedi temel motosiklet tipi olduğunu söyleyebiliriz.
Scooterlar
Benim için scooter “en akıllı insanların” tercihi. Özellikle şehir içi kullanım için tasarlanmış olan bu motosikletlerle günlük ulaşım ihtiyacınızı ekonomik ve pratik bir şekilde karşılayabilirsiniz.
Artıları: Fiyatları ve işletme giderleri (benzin, bakım vs.) daha düşüktür. Kullanımı daha kolay ve pratiktir. Büyük bagajları vardır.
Eksileri: Küçük motorlarıyla yüksek hızlara çıkamazlar. Bu motorlarla şehirler arası yolculuk yapmak zordur. Teker çaplarının düşük olması nedeniyle dengeleri diğer motorlara göre daha kötüdür.
Commuter
Commuter motorlar şehir içi kullanım için tasarlanmış, yakıt tüketimi ve bakım masrafları düşük olan motorlardır. Genellikle düşük hacimli motorlara sahip olan commuter’ların scooterlardan farkı daha iyi bir sürüş deneyimi sunmaları ve görece daha dayanıklı olmalarıdır. Scooter’larda konfor daha ön plandayken commuter’larda dayanıklılık ve sürüş keyfi ön plandadır.
Artıları: Fiyatları ve bakım masrafları düşüktür. Az benzin harcalar. Yedek parçaları bol ve ucuzdur. Dört mevsim kullanılabilirler.
Eksileri: Motorları küçüktür bu yüzden yüksek hızlara çıkamazlar. Bu motorlarla şehirler arası yolculuk yapmak mümkündür ancak yine de şehirler arası yolculuklar içi ideal motorlar değildir.
Spor Motosikletler
Spor motosikletler hız için üretilmiş makinelerdir. Bu motorlar diğer motorlara göre daha hafiftir. Daha iyi aerodinamiğe sahip olan spor motosikletler görece daha küçük olan motorlarıyla daha fazla güç üretirler.
Artıları: Daha çekici görünürler, daha yüksek hızlara çıkabilirler, en iyi aerodinamiğe sahiptirler, asfalttaki yol tutuşları daha iyidir.
Eksileri: Oldukça rahatsız bir sürüş pozisyonu vardır, kötü asfalt ya da toprak yollarda kullanması çok zordur, motor ömürleri azdır.
Naked Motosikletler
Naked, yani “çıplak” motorların çıkışı birkaç motosiklet meraklısının spor motosikletlerin karenajlarını (motosikletin motor bölümünü kapatan plastikler) çıkarmalarıyla başladı. Daha sonra motosiklet üreticilerinin bu trende uyanmaları sayesinde başlı başına bir tür haline geldi.
Naked motorların tam anlamıyla “ortalama” motorlar olduğunu söylemem mümkün. Sürüş pozisyonları ne dik, ne tam eğik; motoru ne tam güçlü, ne hantal; aerodinamiği ne mükemmel, ne kötü…
Şimdi naked motorlar böyle ortalama motorlar dediysem de bakmayın. Bu motorlarla her şeyden biraz biraz yapabiliyor olmak bu motorların kullanım alanını ve dolayıyla keyfini arttırıyor.
Artıları: Kullanım alanları geniştir.
Eksileri: Her işi “biraz biraz” yaparlar.
Chopper / Custom / Cruiser
Fotoğrafı görünce hangi motorlardan bahsettiğimi hemen anlamışsınızdır:) Bu yüzden bilgi verme faslını geçip bu kategorideki kelimelerin doğru kullanımı hakkında bilgi vereyim.
Öncelikle bu motorların hepsinin adı chopper değildir?
Bu motorların, standart seri üretim olup da sahibi tarafından kesilip biçilerek özelleştirilenlerine “chopper” denirilir. Eğer motor sahibi için tamamen özel olarak üretilmişse “custom” diye adlandırılır. Eğer motor seri üretim bir motorsa ve orijinalliği bozulmamışsa “cruiser” adını alır.
Artıları: İyi görünürler, oturma pozisyonları rahattır, motorları sağlamdır.
Eksileri: Oldukça ağırlardır, benzin tüketimleri fazladır, aerodinamikleri iyi değildir.
Cross
Cross motorlar arazide yarış ve eğlence için üretilmiş motorlardır. Yüksek ve hafif oluşları ile birlikte yüksek tork üreten motorları bu motosiklerin kötü yol koşullarında kolay ve hızlı gitmelerini sağlar.
Artıları: Arazide harikalar yaratırlar. Oldukça eğlenceli motorlardır.
Eksileri: Günlük ulaşım ya da uzun yol için kullanması zor makinelerdir.
Adventure
Bu segmentteki motorlar piyasada genellikle “enduro” olarak adlandırılıyor. Ancak “enduro” kelimesi bazı cross motorlar için de kullanılıyor. Bu yüzden bu motorları tanımlamak için “adventure” kelimesini kullanmayı tercih ediyorum. Aslına bakarsanız benim de kullanıcısı olduğum bu motorları böyle tanımlamak bana çok daha havalı geliyor:)
Adventure motorlar, farklı yol koşullarında gerçekleşecek uzun yol motorlarıdır. Bu motorların oturma pozisyonlarından depo kapasitelerine kadar her özelliği uzun yol için tasarlanmıştır. Genellikle yüksek ve ağır olan bu motorlar uzun yolculuklar yapanlara büyük konfor sunar. Ancak genellikle ağır ve yüksek olmalarından dolayı sürüşleri kolay değildir.
Artıları: Uzun yolda müthiş konfor sunarlar. Bu tarz bir motorla bir gün içinde 900km yol yaptığımı biliyorum.
Eksileri: Günlük ulaşım için pek ideal değildirler. Ağır ve yüksek olmaları, yakıt tüketimlerinin fazla olması şehir içinde kullanımlarını zorlaştırır.
Peki… En İyi Başlangıç Motoru Hangisi?
Motosiklet türlerini tanıdık. Şimdi sıra gerçek soruyu yanıtlamaya geldi: “Hangi motorla motosiklete başlamalıyız?”
Öncelikle kendinize şu soruyu sormanız gerek: “Neden motosiklet kullanmak istiyorum?”
Bu soruya vereceğiniz iki ana cevap var. Motosiklete binmeyi ya bir motorcu olmak için istiyorsunuzdur ya da daha pratik bir ulaşım aracı arayışı içindesinizdir.
Şimdilik motorcu olmayı bir kenara bırakalım. İşin ulaşım tarafına konsantre olalım.
Motoru sadece ulaşım için kullanmak istiyor olabilirsiniz. Bunda kötü hiçbir şey yok. Bu istek, bence harika bir istek. Hele bir de İstanbul gibi bir kentte yaşıyorsanız.
Eğer motosikleti gelecekte de sadece ulaşım için kullanacaksanız hemen düşük hacimli bir motora sahip bir scooterla motor kullanmaya başlayabilirsiniz.
Eğer “duruma bir bakayım, belki ileride daha büyük bir motor alırım.” diyorsanız, bir commuter’la başlamanızı tavsiye ederim.
Bunu tavsiye etmemin nedeni scooterların sürüşünün diğer motorlara göre oldukça farklı olması. Bunun da iki büyük nedeni var: vites ve fren.
Eğer ileride daha büyük bir motora geçiş ihtimaliniz varsa vites ve fren kullanmayı ne kadar erken öğrenirseniz o kadar iyi.
Motora başlamayı motorcu olmak için istiyorsanız, bence başlangıç motorunuz ya bir commuter (ideal olan) ya da bir naked olmalı. Bunun nedeni bu motorların sürüş pozisyonları ortalama olması.
Sürüş pozisyonunun ortalama olması ne demek kısaca açıklayayım. Aşağıdaki resimde de görebileceğiniz gibi farklı motor türlerinin farklı oturuş pozisyonları vardır. Temel olarak oturuş pozisyonu bir motorun kullanım karakterini belirler. Spor motosikletlerde bacaklar geride, gövde deponun üstündeyken cruiser motosikletlerde (artık direkt chopper demiyoruz değil mi:)) ayaklar önde gövde geridedir.
Commuter ve naked motorların sürüş pozisyonu, diğer tüm motosiklet türlerine göre ortalamadır. Bu motolar üzerinde ayaklarınız poponuzun hemen altında (ne ileride ne geride), gövdeniz hafif eğimli (ne tam eğik ne tam dik) olur. Motosiklet kullanmayı ortalama bir pozisyonda öğrenmek ileride istediğiniz türde motosiklete geçiş yapmanızı kolaylaştırır. Bir cruiser’dan spor motosiklete geçiş yapmak zordur. Ancak bir commuter’dan spor moosiklete geçiş yapmak çok daha kolaydır.
Ama Ben İleride Ne Tür Motosiklet Kullanacağımı Biliyorum?
Yoldan vızır vızır geçen spor motorları ya da janjanlı cruiserları gördünüz ya da bloglardan takip ettiğiniz adventure kullananlardan çok etkilendiniz ve “bu motor tam bana göre” deyip motora başlamak istediniz. Bunlar güzel ilhamlar. Ancak bunlar sadece “ilham”. Yolun kendisi değil. Bunu unutmayın.
Motosiklet selesi üzerine oturmadan motosikletler konusunda hiçbir şey bilmediğinizi bilerek işe başlayın. Motosikletler konusunda hiçbir şey bilmediğiniz için hangi motoru gerçekten kullanmak isteyeceğinizi de motosiklet kullanmayı öğrenmeden bilemezsiniz. İleride fikirlerinizde büyü değişiklikler olmayacaktır. Ancak çok radikal olmasa da başka yollara sapmak isteyeceksiniz.
Burada kendimden örnek vereyim. Ben, uzun yola çıkmak için motosiklet kullanmaya başladım. Hayalimde her zaman motosikletle çıkılan uzun geziler vardı. Son birkaç yıldır bu hayali yaşıyorum.
Ancak bu yolculuklara touring segmentinde bir Honda Goldwing gibi bir makineyle çıkacağımı düşünürdüm. Ancak motosikletler konusunda daha fazla fikrim olduktan sonra Honda Goldwinglerin benim çıkmak istediğim yolculuklar için çok hantal makineler olduğunu öğrendim. En sonunda kendimi adventure segmentinde buldum. Bu segment içinde de zaman zaman asfalt, zaman zaman toprak ağırlıklı makineler kullandım. Aradan yıllar geçti ama farklı türler deneme isteği bitmedi.
Bu tecrübeyi siz de yaşayacaksınız. Bu yüzden ilk günden kendinize bir “nirvana motoru” hedefi koymayın. Zaman geçtikçe fikirler değişiyor. Bu yüzden sürüş pozisyonu ortalama bir motosikletle başlayın.
Hangi Marka Motosikletle Motora Başlamalı?
Bu soru, motora yeni başlayacakların en çok sorduğu sorulardan biri. Bu soru aynı zamanda tam olarak doğru yanıı olmayan da bir soru.
Öncelikle bütçenize bir bakın. Motora başlarken ehliyet, ekipman ve eğitim gibi masraflarınız olacak. Bu yüzden motosiklet için ayıracağınız bütçe muhtemelen kısıtlı olacaktır.
“Bir kere alayım, en iyisini alayım” yanılgısına düşmeyin. İlk motorunuzu maksimum bir sene içinde değiştireceksiniz. Bu yüzden kendinizi fazla zorlamayın.
İlk motorunuzun bilindik markalardan, servisi ve yedek parçası bol ve ucuz olan motorlardan olmasına özen gösterin. Bir de tabii ki sağlam olmasına. Zira ilk motorunuzla yaşayacağınız sıkıntı, sizi motordan soğutabilir.
Çinli Motorlar ve Şekil Şemal İşleri
Sorunlardan bahsetmeye başlarken Çinli motorlardan bahsetmemek olmaz:)
Çinli motosiklet üreticileri son yıllarda büyük gelişme kaydettiler. Eskiye oranla çok daha kaliteli motorlar üretiyorlar. Ancak yine de bu kalite, Japonların ya da Almanların sundukları kalitenin yanına yaklaşamıyor.
Çinli üreticilerin son yıllarda uyandıkları en önemli mesele tasarım oldu. Büyük markaların şık tasarımlarını hafif modifiye edip kopyalayarak albenisi yüksek motorlar ürettiler. Bu motorlar da özellikle motosiklete yeni başlayanlar için çekici motorlar oldu.
Ancak bu motosikletlerde kullanılan bileşenlerin kalitesi hala çok düşük. Sorun çıkarma potansiyeli çok daha fazla.
İlk kez motor sahibi olduğunuzda içinizde bir heves olacak. Güzel gözüken bir motosiklete sahip olmak isteyeceksiniz. Ancak emin olun ki sorun çıkarmayan çirkin bir motor, güzel gözüküp de sizi servisten çıkarmayan bir motordan çok daha fazla sevilecek bir motordur.
Bu konu hakkında da bir tecrübemi paylaşayım. Üçüncü motorumu almak üzereydim ve internetten bir V Strom DL1000 buldum. O dönem hayallerimin makinesiydi. Motorun sahibiyle randevulaşıp motora bakmaya gittim. Motor harika gözüküyordu. Motorun bu kadar iyi gözükmesine aldanıp motoru satın aldım.
Aradan birkaç ay geçtikten sonra motorun orasından burasından yağ akmaya başladı. Serviste tonla yağ keçesi değişti, bir sürü bakım yapıldı. Sorunlar halloldu dedim ve uzun yola çıktım. Gürcistan’a gidecektim.
“Gidecektim” diyorum çünkü motor yarı yolda su koyuverdi. Kastamonu civarında yağ karteri kırıldı ve tüm yağı yola bıraktı. Sonrasında tırla motoru İstanbul’a taşımak zorunda kaldım. tatilim mahvoldu. Tatil için ayırdığım paranın çoğunu motorun nakliyesine vermek zorunda kaldım.
Sonra bu motoru satıp parasıyla daha düşük bir makine almaya karar verdim ve bir Aprilia Pegaso aldım. Boyaları solmuş, kötü gözüken bir makineydi. Ancak bu sefer motosikletin motor iyice kontrol edip aldım. Yaklaşık bir sene boyunca bu motoru sorunsuz bir şekilde kullandım.
Bu yazıda başlangıç motoru konusunda bildiklerimi ve fikirlerimizi aktarmaya çalıştım. Sonrasında da ekipman ve eğitim konularına gireceğiz.
2006 yılından bu yana motosiklete biniyorum. Kendimi uzun yol motorcusu olarak gördüğümü söyleyebilirim. Bugüne kadar motosikletimle Türkiye’nin ve Avrupa’nın büyük bir bölümünü gezdim. Bu aralar bir Ducati Multistrada 1200S kullanıyorum.